Yalnızlık ve Yalnızlık psikolojisi
Yalnızlığın bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz etkileri olduğunu biliyor muydunuz?
Yalnızlık hissi, bir kişinin boşluk duygusuyla birleşerek kendini yaşadığı dünyadan ayrı görme durumudur. Yalnızlık durumu yaşayan insan başka insanlarla düzeyli bir iletişim kurabilmekte zorlanır. Ama bazen insanlar istekli olarak tek başına durmayı tercih edebilir, yalnız takılmaktan zevk alabilirler. Bu, yalnızlık duygusu olarak adlandırılmamaktadır farklı bir durum olarak açıklanmaktadır.
Yalnızlık duygusu, isteğin dışında yalnız kalma durumu sonucunda kendini belli eder. Yalnızlık duyan insan terk edilmiş, dışlanma, depresyona girme, güven eksikliği, umutsuzluk, anlamsızlık, bir değeri olmama ve saldırgan duyguları kaplamıştır. Kendine hiç kimsenin sevgisini layık görmediğini düşündürür, bu nedenle de sosyal yaşamda çok güçlük çeker.

Yalnızlık hissi
Yalnızlığın sebep olduğu rahatsızlıklar
Yapılan bir araştırmada tıpkı kronik stres rahatsızlığı gibi yalnızlığın da bağışıklık sistemi içinde bazı işlevsel bozukluklarla bağlantısı olduğu tespit edilmiştir. Bedendeki herpes virüs gruplarının sosyal ilişkisi zayıf olan ve yalnız durmayı tercih eden kişilerde, bol bir arkadaş yelpazesine ve aktif sosyal yaşama sahip kişilere oranla daha çok etkin hal aldığı ve buna ek olarak streslere bağlı inflamasyon (yangı, iltihap) proteinlerinin duruma göre daha fazla çıkarıldığı tespit edilmiştir.
Bu proteinlerin vücudumuzda fazlaca miktarda üretiliyor. Böyle olması kronik inflamasyona ve bu yüzden kalp ve damar hastalıkları, Tip 2 diyabete sebep oluyor. İltihaplı romatizma, kireçlenme, Alzheimer’a, aşırı hassasiyete, irade zayıflığına ve kırılganlık gibi psikolojik problemlere, vücudumuzda işlevsel geri gitmeye sebep oluyor. Ve erken yaşlanıyor olmak gibi neredeyse bütün rahatsızlığı tetiklediği düşünülüyor.
Herpes virüs grubundaki virüsler, vücudumuza bir şekilde ulaştıktan sonra sinir sisteminin ve özellikle omuriliğin yakınlarındaki bölgelere yer kurar. Bu kısımlarda adeta uykuya yatmış virüs, vücudun direncinde düşmeyle deri üstüne doğru harekete koyularak orada lezyonların yani yaranın ortaya çıkmasına sebep olmuş olur.
Bu da demek oluyor ki yalnızlık da bağışıklık düzenini güçsüzleştirerek adeta kronik stres faktörlerine benzeyen virüslerin vücutta çalışır hale dönmesine neden oluyor. Bu durum iltihaplı sivilce, uçuk, aft, zona, Behçet gibi bazı rahatsızlıkların oluşmasına etki ediyor.
Yalnızlık Ölçeği
ABD, Ohio Eyalet Üniversitesi yetkileri tarafından yapılan çalışmada iki bağımsız insan grubu denek olarak alınmıştır. Bir grupta orta yaşlarda, sağlıklı ama normalleri biraz aşan kilolu insanlar, diğer grup ise meme kanserinden yeni kurtulabilmiş kişiler yer almaktadır. İlk olarak, uzmanlar çalışmaya dahil olanlara “UCLA Yalnızlık Ölçeği” testini yapmış. UCLA Yalnızlık Ölçeği, bireylerin düşündüğü yalnızlık seviyesini bulabilmek amacıyla Russell ve arkadaş grubu tarafından 1980 senesin uygulanmış bir test. Testte yirmi adet madde yer almakta ve değerlendirmeler dört alternatifli bir ölçek üstünde yapılıyor. Puanların yüksek çıkması kendini toplumdan ayrı tutmanın ve yalnızlık derecesinin yüksek olduğu anlamına geliyor.
Virüsler
Araştırmacılar sonrasında bağışıklık sisteminde görülen tepkilerin yalnızlıkla bağlantılı olan ilişkisini bulmak amacıyla, herpes virüsleri çalışıyor olduğunda kanda çıkan antikor derecesini ölçmüş. Bu denemeler için meme kanserini atlatmış, tedavileri üstünden 1 ay-3 yıl geçmiş olan iki yüz kişi kullanmışlar. Yaş ortalamaları 51 olan bu insanlardan alınmış olan kan örneklerinde Epstein-Barr ve cytomegalovirüs modeli herpes virüslerine karşı çıkarılan antikorlar var olup olmadığı test edilmiş. Bu virüslerden ikisi de kişilerde sık sık görülen herpes virüsleri olarak adlandırılıyor.
Test sonucu yalnızlık çektiği anlaşılan deneklerde, tükürük bezlerini temizleyen cytomegalovirüse karşı salgılanan antikorların seviyesinin baya bir yüksek olduğunu ortaya çıkarılmış. Yüksek antikor derecesi çok ağrı, durgunluk ve depresyonun yüz göstermesiyle de ilişkilendirilmiş. Ama Burkitt lenfosarkomu (bağışıklık sisteminin zayıf olması sonucunda oluşan bir çeşit ur) ile bağlantılı Epstein-Barr virüsüne karşı salgılanan antikor derecelerindeki artış ile yalnızlık arasında bir ilişki bulanamamış.
Bu virüs yaşımız ilerledikçe daha çok etkin duruma gelen bir virüs çeşidi olduğu ve denekler de nispeten orta yaşın üzerinde olduğu için bu sonuçların alınması uzmanları çok şaşırtmamış.
Geçmişte yapılan araştırmalar yaşanan streslerde bu virüslerin aktif hale gelmesine yol açmaktadır. Bununla bağlantılı olarak kan içindeki antikor konsantrasyonlarının arttığı yönünde raporlar vermişti. Bu duruma sebep olan aşamaların ve sürecin aynısı ya da yakının yalnızlıkta da ortaya çıktığı düşünülüyor.
Yalnızlığın farklı bir çeşit kronik stres etkeni olduğu ve insanların yaşamında uzun bir süre sıkıntılı dönemlere yol açtığı artık şüphesiz olarak düşünülüyor.
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.
Harikasınız. Aydın görüşlü bir site. Sürekli sosyal medyadan da takip ediyorum.
İnternette birbirinin tekrarı yazılar çok fazlaydı.