Mutluluğun Anahtarı nerededir ?
Mutluluğu aramayan var mıdır? Mutluluğun Anahtarı nerededir ? Her insan istisnasız olarak mutluluğu arıyor. Fakat öyle görünüyor ki çoğunluk gerçek mutluluğu bulabilmiş değildir. Şu an yeryüzünde 8 milyara yakın insan yaşıyor. Ortalama 100 yılda bir bu nüfus devredecek. 100-150 yıl sonra şu dünyada etrafınızda gördüğünüz tüm insanlar, siz de ben de dahil olmak üzere yok olacağız. Elbette bedenlerimizden bahsediyorum… Yani bedenen yok olacağız. Ruh için ölüm olmadığını özellikle belirtiyoruz. Peki her devirde yenilenen bu potansiyeli topladığınızda bu güne kadar yeryüzüne inen insan sayısının yüz milyarları geçtiğini varsayarsak ve tüm bunların mutlak mutluluğu bulamadıklarını hesaba katarsak bu oranın ne kadar muazzam olduğunu görebiliriz. Hala insanoğlu felsefe ile bilim ile teknoloji ile ve tüm araçlarını kullanarak mutlak mutluluk formülünü Mutluluğun Anahtarını arıyor.
Mutluluk Hormonu nedir ?
Mutluluk konusunu sosyolojik insani açıdan ele almak istediğimiz bu yazıda, biraz da olsa mutluluğun kimyasal boyutuna değinmek istiyoruz. Evet Mutluluk hormonundan bahsediyoruz. Mutluluk hormonu denilen hormon nedir ? Gerçekte mutluluk sağlıyor mu? Cevap olarak evet diyebiliriz. Piyasada ki ilaçlarla mutluluk hormonu artışı sağlayıp sebepsiz mutluluğa ulaşan bir çok insan var. Sebepsiz mutluluktan kastımız şu; Hiç bir sebep yokken gün içinde insan kendini neden mutsuz hissedebiliyor ise, Hiçbir sebep yokken mutlu hissetmesini sağlayan hormon tipidir diyebiliriz mutluluk hormonu için. İlaçların yan etkileri azımsanmayacak boyutta olsa da kişinin kendi başına çözemediği vakalarda doktor ve ilaç kaçınılmaz olabilmekte.
Burada dikkat edilmesi gereken doktor tarafından reçete edilmemiş ilaçları kullanmamak, İlaç kullanım düzenine uymak, ilaç dışında çevreden kaynaklı rahatsız edici uyaranlardan mümkün olduğu kadar uzaklaşmak en önemli kurallar arasında olmalıdır.
Biz bu yazıda mutlu olamama sorununun ilaçsız boyutunu konuşacağız. devam edelim;
Mutluluk Bir Lüks Müdür ?
Bu sorunun cevabı her kişinin bakış açısına göre değişir. Karnını doyurmak için türlü zahmetlere katlanan bir fakir insan için mutluluk bir lüks olarak görülebilir. Ya da her şeyin tadını almış zirvelere çıkmış ve çıkılacak bir yeri kalmayan insanlar da büyük mutsuzluk yaşıyorlar. Deneyimler gösteriyor ki; mutluluk kalıcı , gerçek ve hiç azalmayan mutluluk başarıda parada makamda mevkide değildir. Tüm bunları terk etmekte yatar.
Mutluluk Aktarılabilir mi?
Mutluluğu bulanlar ise bunu aktarmak için kitaplara sözcüklere başvuruyor ama aktarım yine başarılı olmuyor. Mutlak mutluluk biz insanoğlu için bir lüks değildir. Varlığımızın özüne ait olan bir duygudur. Ruhumuzun en doğal ihtiyacıdır. Bizler gözümüzü dünyada açtık ve her şeyin gelip geçici olduğunu görüyoruz. Mutluluk bunlarda olamaz çünkü çok çabuk tükeniyorlar. Saman alevini andıran parıldamalar, küçük ve geçici mutluluklar kalıcı olmadığı için; mutlak değillerdir. İnsanların bu kadar azı ile yetinmesi ise çaresizliklerindendir. Bu sebeple bu tür küçük tadımlık mutluluklarla yetinmeyi bırakmak ve esas mutluluğu aramak lazımdır ki; o dürtü zaten içimizde vardır. Dünya gelip geçen bir sahne olması nedeni ile, hiçbir güvenirliliğe ve kalıcılığa sahip değildir. Bu nedenle kalıcı mutluluk dünya içinde olamaz. İnsanlar bu nedenle mutlak mutluluğu dünyada bulamıyorlar. Ancak bulabileceklerine olan kesin inançları onları aramaya sevk ediyor. Tek çalışabildikleri alan ise parlak ve süslü ışıklarla ve oyunlarla dolu olan dünya alanı olduğu için; dünyada arıyorlar.
Bu nedenle insanlar bunun için harıl harıl çalışıyorlar. Fakat bulabilene aşk olsun. Çok az insan bunu bulabiliyor. Demek ki yanlış yerde aranıyor mutlak mutluluk… Birçok insan bunun parada olduğuna inanıp milyon dolarlar biriktiriyor. Bazıları mevkide olduğunu sanıp yükseldikçe yükseliyor. Bazıları Everest’in zirvesinde arıyor, bazıları bir çocukta, bazıları bir eşte, kimisi en yüksek zirvelerden paraşütle atlamada buluyor, bazısı bir madalyada… Ama yok. Herkes arıyor ama bulan yok. Küçük ve geçici mutluluklar var sadece ve bunların devamı gelmiyor.
Acaba mutlak mutluluğu ve mutlak huzuru nerede aramalı?
Mutluluğun Anahtarı içimizde. Madem ki aradığımız şey dışarıda değil, o halde onu içeride arayalım. Hiç bakmadığımız yerdedir belki de… Bin yıllardır gerçek mutluluk içimizde diye haykıran öğretiler, içerinin de neresi olduğu hakkında daha fazla detaya inmiyorlar. Ama biz cüret edip inelim. Çünkü biz de mutlak mutluluğu arıyoruz. Her yeri didik didik aramadan rahatlamayacağız. Onun parada mevkide makamda olmadığını biliyoruz. Onun bize dışarıdan verilemeyeceğini de biliyoruz. Mutlak mutluluğun dışarıda olmamasının esas nedeninin, tüm bunların gelip geçici olmasına bağlı olduğunu da biliyoruz. O halde gelip geçici olan her şeyi ayıklayalım. Mutlak mutluluk gelip geçici olan hiçbir şeyde değil. En azından bunu fark edebiliyoruz.
Mutlak Mutluluk Kalıcı Olanda Saklıdır
Mutlak mutluluk, kalıcı olanda saklı olabilir mi? Kalıcı olanda da değilse, hiçbir yerde olamaz. Oysa içimizden gelen çok yoğun dürtü onu aramamız gerektiğini söylüyor. Onu bulabileceğimizi de fısıldıyor. Kalıcı bir şey arıyorsak kalıcı kaynağa yönelmemiz gerekiyor. Mutlak mutluluğun dünya metaında olmadığını bildiğimize göre, onu dışarıda değil içeride arayacağız. İçeride ama onu nasıl bulacağız. Kendini bulan herkes onu da bulur. Sevginin gerçek yüzünü, merhametin doğasını, ölümsüzlüğün ne olduğunu ve pozitif olan her güzel duygunun, çıkarlarla kirlenmemiş olan saf halini bu kaynaktan bulabilir..
Mutluluk nedir ? Mutluluk Nerededir ?
Her gün kendinize bir süre ayırın. Loş bir ortama çekilin. Bu soruları sık sık kendinize sorup cevap bekleyin. Bu sorular zor sorulardır. Zihniniz, bunları cevaplamaktan sizi alıkoymak için türlü türlü hatıraları karşınıza getirecek ve maskaralıklara devam edecektir. Zihin karmaşa ve kavga- gerilim ister. Zihnin doğası budur. Ancak siz yılmadan, ve zihnin getirdiklerine aldırmadan aramaya devam edin. Soruları sormaya devam edin.
- Bu dünyaya neden geldim?
- Bu dünyadaki esas görevim nedir?
- Ben kimim?
- Ya da ben kim değilim?
- İnsanlığa nasıl daha yararlı olabilirim?
Mümkünse bu soruları içsel olarak sorarken loş bir ortamda hafif bir tasavvuf musikisi de odada yankılansın. Neden tasavvuf musikisi diye sorarsanız insana gerçekten huşu veren bir musikidir. Herkes kendisine huşu veren müziği dinleyebilir veya müziksiz loş bir ortamda tek başına kalabilir. Bu soruları tüm samimiyeti ile her gün kendisine soran bir insanda, daha önce olmamış manevi dönüşümler meydana gelecektir. Denemek için seanslara filan gitmeye gerek yoktur. Yüklü paralar ödemeye hiç gerek yoktur. Çünkü mutluluk dışarıda değildir. Sadece bunu uygulayın. Kendinize zaman ayırın, boş işlerle sizi uğraştıracak şeylerden uzak durun. Çünkü zaman çok kıymetlidir. Er ya da geç sizde olumlu dönüşümler meydana gelecektir. Bazı insanlarda bu süreç birkaç ayı bulabilir, bazı insanlarda bu süreç birkaç yılı bulabilir. Bu zamanı belirleyecek olan şey, samimiyet sürekli tekrar, gerçeği arama isteği ve merakının yoğunluğudur.
Günün birinde, birden bire bir şeyleri fark etmeye başlayacaksınız. Bu bilgiler sezgi kanalı ile size akacaktır. Bu kanal sizin kaynağınızdan değil, esas kaynaktan gelir. Sizin sezginiz ise sadece bir aracıdır veya bir istasyondur. Örnek verecek olursak, gözle göremediğimiz bir çok radyo dalgası etrafta yayılmaktadır. Ancak radyonuz yoksa o güzel şarkıları algılamanız imkansızdır. Ya da radyonuz varsa dahi o istasyonun frekansını tutturamadığınızda yine o sesi alamazsınız. İşte beyin de bir alıcı olarak çalışır. Potansiyeli çok büyük bir alıcıdır. Doğru frekansa ayarlamak , sezgi kanalından bilgeliğin kaynağına bağ kurmak çok zor değildir. Meditasyon veya yoga ya da bu tür içsel sorular aslında frekans ayarlama uygulamasıdır.