Rio De Janerio Brezilya’nın bir tanesi, dünyanın en çok turist çeken, en sevilen, tatil cennetlerinden biri… Adını duyunca bile içinizi bir kıpırtı kaplayan, aklınıza masmavi deniz ile plajları, devasa İsa heykelini, en önemlisi de dillere destan Rio Karnavalını getiren şehir… Rio De Janeiro.

Şehrin hikâyesi, 1502 yılında başlamış. Portekizli Gaspar de Lemos öncülüğün- deki kaşifler, şimdilerde önemli bir liman olan Guanabara’ya ilk ayak bastıklarında tarih 20 Ocak 1502 imiş. Ocak ayında keşfedilen bölgeye Ocak Nehri, adı verilmiş. Ardından limanı Fransızlar kullanmaya başlamışlar, hatta buraya yerleşmişler. Uzun süren gidip gelmelerden sonra, Portekizli bir şövalye, Fransızları bölgeden atmak için 1565 yılında Rio De Janeiro’nun kuruluşunu resmen ilan etmiş. Fransızlar ayrıldıktan sonra, uzun bir süre korsanlar, Hollandalı ve yine Fransız denizciler tara- fından çeşitli amaçlar için kullanılmış liman.

16. yüzyıla gelindiğinde, Portekizliler büyük bir atılımda bulunmuş ve şehre yerleşmişler. 1822’de Prens Pedro I, bağımsızlık ilan etmiş ve Rio, yeni kurulan Brezilya°ya başkent olmuş. 1889’a kadar da öyle kalmış. Şehir şimdilerde hem önemli bir liman, hem de eğlence kenti. Tam bir turist mıknatısı. Özellikle liman bölgesine dağılmış önemli simgeleri, Rio’nun dünyadaki varlığını bütün ışıltısıyla sürdürmesine yardımcı oluyor. Ve tabii yılda bir kez bile olsa, dört gün boyunca dünyadaki bütün televizyonlarda görünmesini sağlayan Rio Karnavalı…

İSA’NIN GÖZLEDİĞİ ŞEHİR RIO DE JANERIO

Rio De Janerio ’nun muhteşem bir güzelliği var. Kentin kötü bir fotoğrafını görmek neredeyse imkansız. Bu muhteşem güzelliğin zevkini çıkarmak için yönelmeniz gereken en iyi yer; Sugar Loaf Dağı. Her yerde rastlayacağınız Rio fotoğraflarından da aşikar olduğunuz bu uzun ve garip şekilli dağ çok yüksek değil; ama tepesinden Rio’yu ve Guanabara Limanını 360 derecelik bir açı ile görebiliyorsunuz. Rio de Janeiro’nun yerel halkı Coricolar, şehirlerine sıkı sıkıya bağlanmışlar ve ona sahip çıkıyorlar. Aralarında en güzel şehir manzarasının Sugar Loaf’tan mı yoksa Kurtarıcı İsa heykelinin ayakları dibinden mi göründüğü konusunda biraz tartışsalar da çok cana yakın ve sıcak insanlar. Sokakta kafası karışmış bir turiste yardım etmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar, İspanyolca sorulan sorulara Portekizce cevap vermeyi seviyorlar.

Tartışmalarda adı geçen ünlü İsa heykeli, Sugar Loaf’un hemen karşısında, 710 m yüksekliğindeki Corcovado tepesinde yer alıyor.

Tepeye özel taksilerle veya turist kalabalığına karışıp tramvay ile çıkabilirsiniz. Kurtarıcı İsa heykeli, Rio’nun en ayırt edici özelliklerinden biri. Buraya çıktığınızda, bütün şehir ayaklarınız altında… Dikkatli bakılınca, İsa’nın yü

zünde memnun, hatta gülümseyen bir ifade olduğu görülebilir. Pek çok kişiye göre bu gülüşün nedeni, İsa’nın her an gördüğü büyüleyici Rio de janeiro manzarasıymış… Bir başka ayrıntı da heykelin hangi yönü işaret ettiği. Heykel, gözlerini Sugar Loaf Dağına dikmiş. Sol eli ise futbol fanatiklerinin yeri göğü inlettiği Maracana Stadyumu’nu gösteriyor.

COPACABANA GÜNEŞİ RIO DE JANERIO ‘DA İZLENİR

Rio De Janerio ‘da Kurtarıcı İsa’nın hemen karşısında, dağ eteklerinden biraz uzakta ise dünyanın en plajlarmdan biri uzanıyor: Copacabana. Doğal yollarla oluşmuş, güzel denizi olan bir sahilken, uzun yıllar önce Copacabana Oteli’nin yapılması ile birlikte efsanevi Copacabana Plajına dönüşmüş… Çılgın partilerin ev sahibi Copacabana ve kardeş plaj Leme, 4 km. uzunluğa sahip. Kentte ne zaman birileri kutlama yapmak istese buraya geliyor. Tuttuğu takıma tezahüratlar yapan fanatilderden mezuniyetlerini kutlayan öğrencilere ve doğum günü ço- cuklarına kadar her Riolu’nun gelmek için bir nedeni var. Koskoca Rio’da bir tane ünlü plaj yok tabii Ipanema adı da mutlaka tanıdık gelecektir. Leblon Plajı ile birleşik olan Ipanema Plajı, şehrin en yanık vücutlu kişilerine rastlayabileceğiniz, Copacabana’ya göre daha sanatsever bir kesimin tercih ettiği bir plaj. Güney Yarım Küre’de olan Brezilya’nın yazları, tam da bizim kış mevsimini yaşadığımız zamana denk geliyor. Yani, eğer Copacabana ve Ipa- nema’nın keyfini çıkarmak istiyorsanız, Türkiye’nin soğuk kış günlerinden kaçıp, kendinizi Rio’nun yazı yaşayan kumlarına bırakabilirsiniz.

Rio de Janeiro’nun mimarisi, elbette bir Avrupa şehrininki kadar göz doldurmuyor; ama koloniler döneminden kalma binaları ve mimari yönelimleri görme

şansına sahipsiniz. Yürürken yukarılara değil de ayaklarının bastığı yerlere bakmayı sevenleri bir sürpriz karşılıyor. Portekiz`in ve Portekiz sömürgeciliğinin bir simgesi haline gelmiş olan beyaz ve krem taşlarla döşenmiş dalgalı kaldırımları, Rio sokaklarında da görebiliyorsunuz. Bu Rio’nun binlerce renginden sadece bir tanesi…

RIO DE JANERIO ‘DA EĞLENCE BAŞLASIN

Rio De Janerio denilince akla ilk gelen Rio Karnavalı, yeryüzündeki her insanın düşlerini süsleyen büyük bir eğlence. Dans, müzik, ziyafet… Bitmek bilmez bir enerji, önünde şapka çıkarılacak bir çalışma temposu… Dünya üzerinde herkes, mutlaka bir kez Rio Kamavalı haberine rastlamıştır. Şubat ayının ortasında, biz televizyon başında üşümemek için çabalarken, Brezilya’nın güzel kızları tüylü, boncuklu küçük bikinileri, incecik yüksek topukları ile sokaklarda dans ediyor; gösterişli arabalar üzerinden el sallayıp etrafa gülücükler saçıyorlar. Etraftaki turistler arasında tesadüfen bulunan birkaç Türk, mikrofonu ele geçirip herkesi bu eşsiz deneyimi yaşamak için Rio`ya çağırıyor. Dev Rio kentinin 12 milyonluk nüfusunun tüm enerjisi aynı anda karnavala akıyor. Yaklaşık dört gün süren gösteriler boyunca. çılgın eğlencelerden komik kostümlere, ateşli kızlardan dev karnaval arabalarına oluşan görsel şöleni izlemeye doyamıyorsunuz. Kafanızı çevirdiğiniz her yer rengarenk, ışıl ışıl. Sanki kent ve karnavalın çağırdığı milyona yakın turist hiç uyumuyor. Rio Karnavalı insanların en fazla para harcadığı kısa kaçamaldarın başında geliyor. Sokak gösterileri ile yetinmeyenler ise özel parti ve balolara da katılıyorlar. Hediyelik eşyalar, Rio tişörtleri, içkiler derken para akıp gidiyor. Dikkatli olmakta fayda var.

RIO DE JANERIO ‘DA LATİN RUHU ORTAYA ÇIKIYOR

Karnaval kavramı, çok eskilere dayanıyor. Bu nedenle kökenini bulmak neredeyse imkansız. Bulunan en eski; karnaval kültürü, M.Ö. 4000 yıllarına uzanıyor. Bu dönemlerde putperest olan insanlar tanrılara tapınmak için küçük eğlenceler düzenliyorlarmış. Bahara merhaba temalı şölenler ise ilk kez Mısırlılar tarafından düzenlenmiş. Yunan ve Roma kültürlerinde ise sefahat düşkünlüğü törenlerin, ziyafetlerin ve karnavalların önünü açmış. Brezilya’da` ki Latin ruhu ise apayrı bir şey. Hayatla barışık. eğlenceyi ve rahat yaşamayı seven, dans etmeyi, yaşadığını hissetmeyi, esmer vücutlarında renk renk kıyafetler sergilemeyi tercih eden bir ırk Latinler. Kutlama yapmayı ve dans etmeyi çok sevdiklerinden, bütün yıl bir karnavala hazırlanmak, sırtında ağır tüylü kostümler taşımak. 4 gün durmak bilmeden dans etmek, fotoğraf makinelerine çılgınca gülümsemek onlar icin hiç de zor değil.

Bu güzel yazı için Prontolife’a teşekkürler